Bir Peyami Safa Eseri: "Fatih - Harbiye" (Yazılı ve Sesli Kitap Özeti)
Konu : 100 Temel Eser | Kitap
Peyami Safa Kimdir:
Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğlu olan Peyami Safa, 1899'da doğdu. Babasını iki yaşında kaybeden Safa, dokuz yaşında tutulduğu kemik hastalığı ve maddi sıkıntılar yüzünden düzenli bir eğitim göremedi.
Vefa Lisesi'ni yarıda bırakmak zorunda kalan yazar, önce Keaton Matbaası'nda, daha sonra da açılan sınavı kazanarak Posta ve Telgraf Nezareti'nde 1914 yılına kadar memur olarak çalıştı. 1914 – 1918 yılları arasında Boğaziçi'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi'nde öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda kendi çabalarıyla Fransızca öğrendi.
1918 yılında öğretmenlikten ayrılarak ağabeyi İlhami Safa ile çıkardıkları Yirminci Asır Gazetesi'nde Asrın Hikâyeleri adlı öyküleriyle kırk üç yıl sürecek olan gazetecilik ve yazı hayatına ilk adımını atmış oldu. 1921 yılında Son Telgraf Gazetesi'nde daha sonra da Tasvir-i Efkâr'da yazdı.
Tasvir-i Efkâr'dan sonra 1940 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesi'nde yazan Peyami Safa ayrıca Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde de yazdı. Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak - 3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953 – 1960) adlarında iki dergi çıkaran Peyami Safa, 1961 yılında oğlu Merve'nin ölümü üzerine İstanbul'a döndü.
Peyami Safa'nın edebî değeri olmayan, "Server Bedi" imzası ile yayınladığı Cumbadan Rumbaya (1936) romanı ve Cingöz Recai Polis Hikâyeleri halk arasında çok rağbet gördü.
Güçlü bir fikir adamı olan Peyami Safa, batı tarihçilerince "Zalim" olarak tanıttıkları Hun hükümdarı Atilla'yı aklamak amacıyla bir de tarihsel roman yazdı. Çağın düşünce akımlarıyla da yakından ilgilenen Peyami Safa, siyasal sorunlar karşısında tavır aldı. Zaman zaman Nazım Hikmet, Nurullah Ataç, Sabiha ve Zekeriya Sertel ve Aziz Nesin'le çeşitli polemiklere girdi.
Fıkra ve makalelerinde mantık ve inandırıcılığı ön plana çıkaran Peyami Safa, romanlarında ise olaydan çok tahlile önem verdi. Mahşer, Şimşek, Fatih-Harbiye ve Biz İnsanlar adlı romanlarını Doğu-Batı sorununu ve halkın yaşadığı çelişkileri somutlaştırarak kaleme aldı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nasyonal Sosyalistlerle yakınlaşan Peyami Safa, gerçek roman stili olan mistisizme Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı romanıyla geçti.
Romanlarının yanı sıra düşünsel yapıtları ve gazeteciliğiyle de kendini kanıtlamış olan Peyami Safa 15 Haziran 1961'de öldüğü zaman Son Havadis Gazetesi'nin başyazarı idi.
Kitap Özeti:
Neriman’la Şinasi çocukluk arkadaşlarıdır. Tanıdıkları ilk karşıt cins birbirleridir. İlk başta ikisi de birbirlerini seviyorlardı. Okula beraber gidip geliyorlardı. Üniversite de bile beraberdiler.
Neriman’ın babası Faiz Bey’dir ve Şinasi’yi de çok sevmektedir. Bazı geceler Faiz Bey’in evinde saz çalarlar ve sohbet ederlerdi.
Herkeste bir gün Şinasi ile Neriman’ın evleneceğini düşünüyordu. Giderek Neriman Şinasi’den soğumaya başladı. Neriman oturduğu mevki olan Fatih’i sevmemektedir. Çünkü Fatih, doğuyu, gelişmemişliği ve eskiyi temsil ediyordu. Oturduğu mahalle çok eskiydi ve evler de virane gibiydi.
Bir gün Macit denilen yakışıklı, zengin ve kibar birisiyle tanışır. Macit Harbiye’de oturuyordu. Harbiye, gelişmişliği ve batıyı simgeliyordu. Macit ile bir kaç sefer Şinasi’den habersiz buluşurlar. Bir gün Macit Neriman’a balo davetiyesi verir ve baloya davet eder. Neriman baloya gitmeyi çok istemektedir. Ama gitmesi için babasının iznini almak zorundadır. Tam babasına söyleyecekken babası ona Şinasi ile reddetmez ve 2–3 ay mühlet ister veevlenmesini teklif eder. Hemen baloya Şinasi ile gitmesi koşuluyla da izin alır. Elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında dayısının kızlarına uğrar. Çünkü dayısının kızları bu işlerde oldukça deneyimlilerdir.
Eve gittiğinde bir kadının ağlamaktan harap olduğunu görür ve nedenini sorar. Nedeni kızının intiharıdır. Kızı Rus gitariste âşık olmuştur. İkisi de başta çok mutlulardır ve birbirlerini çok sevmektedirler. Ancak çok sefil bir hayat sürmektedirler. Bu da kıza tak etmiştir. Günün birinde zengin bir adamla tanışan kız genci terk eder ve adamla yaşamaya başlar. Artık balolara gidebilmekte ve her istediğini yapabilmektedir. Ancak gerçek mutluluğu bulamamaktadır. Tahsil görmüş bir kız olduğundan hakiki güzelliği aramaktadır. Musiki, mütalaa ve samimiyet…
Rus gencinde bunları bulabiliyordu ancak zengin adamda bunları bulamamaktadır.
Sonunda, gence dönmeye karar verir ve aramaya başlar. Büyük uğraşlar sonucu bulur ama genç kabul etmez. Kız bunun verdiği üzüntü ile evine gider ve tabanca ile kendini öldürür.
Hikâyeden çok etkilenen Neriman evden izin alarak ayrılır. Kendi evine gelir ve babasına artık baloya gitmek istemediğini ve Şinasi ile evlenmeyi kabul ettiğini söyler…
100 TEMEL ESER ÖZETLERİ ANA SAYFASI