Toplumsal eğitim neden gerekli ?
Konu : Düşünce
Çok geniş bir konu bu aslında. Ama ben sadece popüler örnekler üzerinden anlatmakla yetineceğim. Umuyorum ki bu yazıyı okuyanlar konunun tamamını anlama ve gerekli geniş açılı yaklaşıma kavuşma adına bir anahtara sahip olacaklardır. Sonrasında o bilincin kapılarını aralamakta size kalacak.
Daha önce düşünme üzerine bir yazı daha yazmıştım. Ancak gönlüm kabul etmiyor. Bu kadar duyarsızlığı, sığ düşüneceyi ve akıntıya kapılmış bir zihni beynim kabullenmekte zorlanıyor. Uğraş vermek istiyorum bu durumun düzelmesi adına. Göle damlayan bir küçük su miktarınca katkımız olabilmesi duasıyla...
İnsanın işine motive olabilmesi çok önemlidir iş hayatında. Muhakkak ki sosyal hayat içinde en az o kadar önemli.
Kişiler yaptıkları işlerde, eylemlerde vs... cümle hareketlerinde karşısındaki insanların düşüncelerinden etkilenirler. Takdir edilmeyi, desteklenmeyi ve saygı görmeyi umarlar. Çünkü onlar yaptıklarını, yaşadıklarını salt olarak kendi adlarına yapmazlar. Toplum faydasını da gözönünde bulundururlar. Şu anda dediniz ki; kimden bahsediyorsun hiç kimseyi tanımlamadın henüz diye. Hemen söyleyeyim kimden bahsettiğimi. "SENDEN".
Bu yazıyı okumanın ardından katılacağın güruh içindeki senden bahsediyorum. Artık sende rahatsızsın bu gidişattan, duyarsızlıktan ve düşünmeksizin bir hayata kapılıp giden toplumdan. Yada çok daha doğru bir ifade ile böylesi bir hayata kapılmak isteyen toplumdan.
Eveeeeett. Artık sorun belli. Muhatabımızda. Rahatsızlıklarımızı örneklerle dile getireyim diyorum. Başarılı olabildiğimiz derecede anlatalım.
Bizler yaptıkları her harekette karşısındaki insanın düşüncelerini gözeten, onu anlamaya çalışan ve problemleri çözme adına kendinden fedakarlık etmekten çekinmeyen insanlar olmak zorundayız. Ki toplumu yönlendirebilelim. Ama sorun bu noktada başlıyor.
Şimdi 2 insan düşünelim. Biri yıllarca eğitimin yada emeğin ardından belirli bir kültür seviyesine ulaşmış ve ulusuna faydalı olabilme düşüncesi adına türlü mücadelelere girmek arzusuyla yanıp tutuşan bir insan. Diğeri ise kalabalıklar içinde düşünmeksizin, sadece yaşayan(!) bir insan. Devlet - Millet kaygısı yok. Emek vermek kaygısı yok. Yok yok yooookk. Birinci kişi "SEN" sin.
İkincisi için ise bir kaç örnek verelim. Nerelerde gördünüz onları.
- Evlenme yarışmalarında gördün onları.
Neydi onları bu toplum önünde saygıdeğer kılan. İdol kılan. Muteber kılan. Düşün bir hele neydi? ........ Tabi ki hiçbirşey. Onları kendi hallerinde yaşayan insanlardı. Senin kendilerinden haberdar olmadığın milyarlarca insandan birileri. Sadece o kadar. Ama toplum nasılda sahiplendi onları değilmi? Ve bu seni ne kadar incitti. Tanımadıkları, bilmedikleri insanları gerdeğe sokabilme adına nasılda uğraştı toplum... :( Ben susuyorum burada. Biliyorum ki sende sustun.
- Sesi olmamasına karşın bir şarkıcı olarak gördün onları.
Ses sanatkarı muamelesi yaptı bu toplum onlara. Ses yokken nasıl oldu diyorsun, duyuyorum. Ahlaksızca bir yaşam tarzıyla tabiki. O daldan(!) bu dala(!) konarak oldu. Artık bu devirde ses sanatkarı olmak için sese ihtiyaç kalmadı. Dolgun bir vücut ve işveniz olsun yeter. Malesef ki malesef. Ama bu toplum onları destekledi de oldu, kendiliğinden değil yani.
- Yetenek denilen şeyin "Y" harfi olmaksızın "beyaz ekranda" gördün onları.
TV lerin yüksek reytingli dizilerinde gördün onları evet. Yaptıkları oyunculuk değildi. Bacak vs...(!) gösterdi orda sadece. (Ünlem işaretinin ne olduğunu anladınız. Bacaktan başka neleri ifade ettiğini) Ha bide; sürekli değiştirdikleri sevgilileri ile gördünüz onları. Ve toplum onları da sahiplendi. Ahhh Ahhhh....
- Güzellik yarışmalarında gördün onları.
Bedenlerini sergilediler, sana hiç bir faydası olmayan bedenlerini. O bedenin sana faydası olmadığına göre devletine de katkısı yoktu haliyle. Zeki de değillerdi senin kadar. Ama toplumda heryerde bilirkişi muamelesi gördüler. İyi niyet elçisi oldular. Toplum eğiticiliğini üstlendiler. Her türlü programda sunucu oldular. İnanmayacaksın ama toplum onlarıda sahiplendi.
Ve sona doğru gelirken bu rahatsızlığın temelinde medyanın olduğunu söyelemeden geçemeyeceğim. Aslında yazının başından beri hep topluma kızdım. Ama asıl sorumlunun medya olduğunu bile bile. Dikkat edin yukarıdakilerin bir ortak noktaları var. Evet bildiniz. Yukarıda sıraladıklarım hep medya aracılığı ile tanıdıklarınız. Dedim ya yazının başında, sorgulamadan sadece bir hayatı yaşayıp gidenler diye. İşte medya buna neden oluyor.
Toplumsal hayatı tamamen medya ile yaşayan toplumlarda insanlar rol olarak orda gördüklerini kendilerine model seçiyorlar. Aslen onlar ordakilerini sevdikleri yada benimsedikleri için değil sadece hayata açılan pencerelerinde sadece onları görebildikleri için böylesi bir seçimde bulunuyorlar. Çünkü henüz düşünmüyorlar. Sadece pırıltılı bir yaşamın bu yüzüne hayran oluyorlar. Düşünmedikleri için aldanıyorlar.
Ve sizlerde acıyorsunuz bu topluma olaylara böylesi bir açıdan baktıktan sonra. Cehaletlerine üzülüyosunuz. Onları eğitme isteğini içinizde yeniden hissediyorsunuz. Aslen bu konuda çok daha uzun yazılabilir. Ama biliyorum ki yazı uzadıkça okuyanı azalır. O nedenle çok daha fazla uzatmayayacağım. Sadece başlığın nedenini açıklayıp sizi kendi kendinize bırakacağım. Düşünesiniz diye. Çünkü anahatarı aldınız artık. Düşünün sadece ve sonuca ulaşın.
ŞİMDİ BAŞLIĞIN MANASINI AÇIKLAYIP BİTİRİYORUM.
Toplum böyle devam ettiği müddetçe içindeki bizlerde artık mücadeleyi bırakma noktasına geleceğiz. Neden mi?
Benim bu kadar fedakarlığıma ve çalışmama rağmen bu halk, bu toplum bana yukarıda adını zikrettikerim kadar değer vermeyecek. Ama ben hala onlar için mücadele edeceğim. İşte bu kolay değil hemde hiç kolay değil. Bir süre sonra bizlerde vazgeçeceğiz. Ve tamamen toplumsal bir facia yaşayacağız. Toplumsal eğitim gerekli, çünkü; bizlerin küstürülmemesi lazım. Küsmemek için, vazgeçmemek için de yukarıda adını saydıklarmızdan daha fazla saygı görmemiz gerek. Toplum en azından son umutlarında yok edilmemesi adına bunu yapabilmeli ve en azından bu nedenle eğitilmeli. Başka çıkış yok.
Sizlerde eklemek istediğiniz düşünceleri yorum olarak bize gönderin ki yalnız olmadığımızı fark edelim. Ne dersiniz ?...